22 Ağustos 2015 Cumartesi

Çingiz Mustafayev - Basın Şehidimiz / Milli Kahramanımız


            Azerbaycan Türkü aktivist, gençlik hareketi önderi, gazeteci ve aynı zamanda tıp doktoru Çingiz Mustafayev'in hayatından bahsetmeyi düşünüyordum. Kısmet bugüneymiş. Dava arkadaşımız olması hasebiyle de önem arz eden kahramanımız, aslen Azerbaycan'ın Şeki şehrindendir. Şeki; Azerbaycan'da Türk ırkından olan nüfusun en yoğun şekilde yaşadığı, pek etnik döküntünün bulunmadığı temiz Türk şehirlerinden biridir.

                 
Çingiz MUSTAFAYEV 5 yaşında

            Çingiz Mustafayev; babasının subay olarak görev yaptığı yerde; tarihimizde Altın Orda toprağı olan ve ne yazık ki Rus işgali altında bulunan Astrahan'da 29 Ağustos 1960'da dünyaya gelmiştir. Adının Çingiz olmasının mahiyeti buradan anlaşılmaktadır ve tesadüf değildir. Cengiz Han'ın oğlu Cuci'nin soyunun Toka Temür uruğu tarafından kurulan Astrahan (Ejderhan) Hanlığı, Tatar ve Nogay Türklerinin devletidir. Her ne kadar mecburen Sovyet subayı olsa da, Türk kanı taşıyan babası Fuad Mustafayev, oğluna bu nedenle bu manidar adı vermiş olsa gerek. Çingiz'in annesi Nakış Mustafayeva'yı da unutmadan rahmetle analım.

                         
(Solda) "Özge Ömür" adlı Azerbaycan filmi için ajansa verdiği fotoğraf.
 (Sağda) Genç doktor adayı Çingiz, 1980 yılında enstitüde öğrenci iken.    
            Çingiz 4 yaşındayken Bakü'ye dönüp yerleştikleri için, Çingiz ilk ve orta öğrenimini Bakü'nün Yasamal ilçesinde tamamlamıştır. Daha sonra 1977 yılında Azerbaycan Tıp Enstitüsü'nü kazanmış ve mezun olduktan sonra bir süreliğine Moskova'da doktor olarak çalışmıştır. Çingiz'i birebir tanıyanlar, müziğe meraklı olduğunu ve Moskova'da DJ'lik yaptığını anlatırlar. Hatta rap türünde şarkı yapan ilk Azerbaycanlıdır. "Dünənki Keçdi (Dünkü Geçti)"adlı şarkısında günlük hayatını anlatmıştır. Eğlence mekanlarında, diskolarda eğlenmeyi seven, uçarı bir insan olsa da, 1985 yılında Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesine hazırlık için tekrar Bakü'ye dönüp, "Cengi" (Savaşçı) adlı Türkçü gençlik örgütünü kurmuştur. Bu süre zarfında, Azerbaycan'ın en büyük Türkçü liderlerinden ve tarihçilerinden biri olan Ebülfez Elçibey'den büyük destek görmüştür. Çingiz'in kurduğu teşkilat, Türk gençlerine hürriyet ve Türkçülük fikirlerini aşılamanın yanı sıra, Sovyet işgaline karşı mücadeleye, ihtilale ve tam bağımsızlık için savaşa çağırıyordu. Gerek mecmualar, gerek seminerler sayesinde Türk olduğu hatırlatılan halk, 1990 yılında isyan edip, 20 Ocak Soykırımı'na kurban gitse de, daha güçlü bir biçimde ayaklanıp Azerbaycan Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Diyebiliriz ki, Rus tanklarının çiğnediği ve ölüm yağdırdığı Azerbaycan'ın kurtuluşunda Çingiz Mustafayev'in rolü büyüktür.

       

        20 Ocak Soykırımı'nın görüntülerini çekip, bütün dünyaya Rus vahşetinin boyutunu göstermesinin yanı sıra, Azerbaycan'ın ilk özel tv kanalı ANS Tv'nin temellerini atmış ve 2 yıl sonra 26 Şubat 1992'de gerçekleşecek olan, Hocalı Soykırımı'nın tüyler ürperten görüntülerini içeren programlar yapmıştır. Çingiz Mustafayev, savaş muhabiri olmanın ötesinde savaşçı muhabirdir. Bir elinde tüfeği, diğer elinde kamerasıyla gezerek, Karabağ halkına seferberlik çağrısı yapmıştır. Laçın ve Ağdam şehirlerinin Ermenilere ve Ruslara karşı savunmasında cephede ön saflarda savaşmış ve komutanlık yapmıştır. Qubadlı (Kubatlı) şehrinde savaş çağrısı yaptığı halkın, savaştan kaçarak hainlik yapması üzerine öfke ve kinle haykırdığı videosu, her Türk'ü gururlandıracak niteliktedir. "Qubadlıyacan qışqıra-qışqıra gətdim, bir dənə binamus qayıtmadı! A balam, niyə demirsiz qorxuram? Hamınız qorxaqsız, arvadsız!" (Kubatlı'ya kadar bağıra bağıra gittim, bir tane namussuz geri dönmedi! Niye korkuyorum demiyorsunuz? Hepiniz korkaksınız, avratsınız!) Ne yazık ki, Laçın şehrinde de savaştan kaçanları görüp, küfürler yağdırarak hainleri lanetlemiştir. Laçınlı bir çobanın "Mən qoyunlarımı qoyub gədim? Silahım da yoxdu. Qoyunlarımı yolda buraxıb gədim bir yerə?" gibi iğrenç ve gülünç cevabına karşılık silah vermeyi teklif etmiş, fakat çoban yine koyunlarını vatan toprağından üstün tutmuştur ne yazık ki. Belirtmekte fayda var, Laçın ahalisinin çoğu kürddür. Kubatlı'daki hainler de mutlaka etnik döküntüdürler. Çingiz o an için kahrolsa da, eminim Türk olmadıkları için kaçtıklarını anlamıştır.

             
Çingiz HOCALI'da Soykırıma uğrayan ırkdaşlarımızı görüntülerken... 

               Bütün bu acı olayların üzerine bir de Hocalı'da katledilen Türk çocuklarının içler acısı hallerine tanık olunca, düşmanların ve hainlerin karşısında aslan gibi kükreyen Çingiz, Bakü'de bıraktığı 9 aylık bebeği Fuad'ı da hatırlamış olacak ki, artık daha fazla dayanamayarak çocukların cansız bedenlerini kucaklayıp hıçkıra hıçkıra, yana yana ağlamış ve isyan etmiştir. Videosunu izlediğim o anı hatırlamak dahi istemiyorum. Çingiz'in hıçkırıkları kulağımda yankılanıyor. Uzun süre güçlü ve dimdik dursa da, vatan toprağının kurtarılamaması nedeniyle ağır bir bunalım geçirmiş ve şehit olana dek, tahammül sınırlarını sonuna kadar zorlamıştır. 

Çingiz MUSTAFAYEV Karabağ''da Hankendi şehrinin
Kerkicahan köyünde cephedeyken. Yıl: 1991

             Çingiz Mustafayev'in şehit oluşundaki sır perdesi de aralanmış değildir. 15 Haziran 1992'de Hocalı'nın Nahçıvanlı kasabasında kimilerine göre vatan hainleri tarafından cephede infaz edilmiş, kimilerine göre Ermenilerin açtığı ateş sonucu uçmağa varmıştır. Şehit olduğu anda da kamerası açık olduğundan, vurulması net bir biçimde görülmektedir. Son sözü "öldüm" olmuştur. Kimlerin şehit ettiğini yalnız Tanrı biliyor, ama hepimiz şahidiz ki o Türk ırkına hizmet etmiş bir kahramandır.

1991 yılında, dönemin Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Turgut Özal ile röportaj
yapan Çingiz'in mutluluğu yüzünden okunuyor. A şahsı, B şahsı değil, Türkiye önemli onun için.
Çingiz MUSTAFAYEV ve kadim dostu Rasim İMANOV. İmanov,
Çingiz'in anısına bestelediği ağıt ile tanınmıştır.