14 Nisan 2015 Salı

Börüçala Hasreti

                 
                 
                    Börüçala! Kurt ovası! Sarıkamış'tan önceki toprağım... Her Karapapak türküsünde, hiç duymadığım kokusunu duyduğum şanlı diyar.

                   Esaret nedir, vatansız kalmak nedir bilmeyen ne bilsin? Masal gibi gelir. Borçalısız Borçalılı olmak ne acı! Yalnız bilinmelidir ki, biz Türkler dünyanın en acı çeken milleti olduğumuz halde, acılarımızı duygu sömürüsü aracı olarak kullanmayız. Belki bu nedenle, sırf onulmaz yaramız kanadığı için pek 93 Harbi bahsi geçmez bizim evde. Konusu açıldığında babamın gözleri kin ve öfkeden dolar, sonra derin bir ah çeker, "Artık Türkiyemiz var. Uğruna büyükbabamın büyükbabasının 'Uruslara' esir düşüp işkence gördüğü Kars'ta bayrağımız dalgalanıyor. Buna şükredelim." der.

                  Terekeme milislerine katılıp, Ruslarla, Gürcülerle ve Ermenilerle savaşırken Ruslara esir düşen büyükbabamızın büyükbabası; Taçoğullarından Yakup Bey'in kamasını kutsal bir emanet olarak saklar babam. Haklıdır da. Evin en güzel köşesinde lekeli ve paslanmış gibi görünen, meşin kılıflı kama öylece durur. Dile gelse neler anlatırdı, hangi düşman askerinin bağrına saplandığını söylerdi, kim bilir...

                  Esir göçtük, hür döneceğiz. Bir gün kurtaracağız Gürcü işgalindeki Borçalımızı, Rus işgalindeki Derbendimizi ve Ermeni işgalindeki Revanımızı. Ümidimi ve kinimi hiç yitirmedim, yitirmeyeceğim.

                 Gökbörü'nün çocukları Börüçala'da bayrağımızı mutlaka dalgalandıracaklar!

               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder