6 Mayıs 2015 Çarşamba

O Asla Geri Dönmeyecek (Dursun Önkuzu)


                         

                          Gelmeyecek olanı beklemek ne kadar acı. Gelmek istese de gelemeyecek olduğunu bilmek daha da acı. 157 no'lu yataktaki o fotoğrafını, yakın plandan gördüğüm acı dolu yüzünü ömür boyu unutmayacağım. Kırılmış dişlerini, açık ve kan dolmuş ağzını, kilitlenmiş çenesini... Yüzünde hem vakar hem de işkence görürken canı çok yandığı için acı dolu bir ifade var. Bedeni incecik. Yıllardır görmediğim o fotoğraf hep aklımda, hep gözümün önünde.

                         "Müteveffa Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun mal varlığı: bir gözlük, bir dolmakalem, bir çift çorap, bir kol saati, bir çift ayakkabı, bir ceket." Bir de kitapları varmış O'nun. Bütün parasını biriktirip kitaplık oluşturmuş kendine. Babası sobacılıkla geçinen Abdullah Önkuzu... O'nun öksüz Türklüğünden, Türk milliyetçiliğinden başka serveti yoktu. O ceketinin üzerinde de komünistler tarafından vurulan, aslen Kerküklü olan şehidimiz Süleyman Özmen'in kanı varmış. Süleyman ağabeyimiz vurulduğunda sırtına alıp hastaneye koşmuş. Zile'ye gittiğinde annesine "Anne sakın bu ceketi yıkama, üstünde şehit kanı var. Ahirette şahitlik edecek" demiş.

                        Bulunduğu yeri çok sevdiğinden şüphem yok. Melek oldu O. Benim gözümde dünyanın en güzel, en masum, en sevimli meleği... Canım ağabeyim benim. O bütün Türk milliyetçilerinin Dursun ağabeyi. Nasıl özlüyorum anlatamam. Hiç görmediğim, konuşmadığım, sesini duymadığım, sarılamadığım insanı ölürcesine özlüyorum. Şu hayatta Atatürk, Atsız, ailem ve birkaç arkadaşımla birlikte en çok, evet en çok sevdiğim insan. Aslında beş bin şehidimizin tamamı aynı değerdedir. Ama çocukluğumu hasretiyle geçirdiğim Önkuzu başkadır. Yastığımda gözyaşlarımın hiç kurumamasının sebebidir.

                       Bir kere görebilmek için neler vermezdim... Bir kez sarılabilmek için, "Ben seni hiçbir dünya telaşına değişmedim, ağabey," diyebilmek için neler vermezdim. Beni sever miydi acaba diye düşünüyorum bazen. O'nu ne kadar çok sevdiğimi bilse yeter bana.

                        Ömür takvimim bittiğinde, Türk ırkına layıkıyla hizmet etmiş bir Türkçü olarak Dursun ağabeyime kavuşmak için çalışacağım. Uğruna yaşadığım ve ölmek istediğim tek servetim Türklüğümden başka bir şey değil. Türkçülüğün kölesi olarak ruhumu teslim ettiğimde, Atsız Ata'nın ve O'nun "Hoş geldin kızım, kutlu olsun" diyecekleri anı sabırsızlıkla bekliyorum.

                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder